68 ve 78’lerden Edinilen Deneyim ve Dersler- 1-Kazım Eroğlu

DR. METEHAN AKBULUT 68 ve 78 devrimci süreçlerini yaşayan KÜRT MEHMET
-68 VE 78’LERDEN EDİNİLEN DENEYİM ve DERSLER-
KÜRT MEHMET-MALATYA’DA DEVRİMCİ MÜCADELE
-1-
DR. METEHAN AKBULUT 68 ve 78 devrimci süreçlerini yaşayan KÜRT MEHMET (Mehmet Tekin)’in yaşadıklarından, duygu ve düşüncelerinden ve dönemin tanıklığından hareketle bir söyleşi kitabı hazırlamıştır. Bu eserde, DEV-GENÇ, THKP-C ve DEVRİMCİ YOL yapılanmasındaki çalışmaların, daha ziyade Malatya özeli üzerinden anlatımlarını ve değerlendirilmesini görmekteyiz. Yazarımızın da belirttiği gibi ‘objektif bir tarih yazıcılığı’ oluşturmasa da, bu eserin, 68 ve 78 dönemlerinin bir yanına da olsa ışık tutuğunu söylemeliyiz.
Bu dönemlere ilişkin birçok analiz ve yorumlar yapılmış ve yapılmaktadır. Kuşkusuz, döneme ilişkin en doğru devrimci analiz o dönemi yaşayan arkadaşların samimi ve doğru açıklamaları üzerinden olabilir. 68 ve 78 devrimci mücadele sürecinde yer alan, bu mücadeleye esas olarak Malatya özelinde önemli etkide ve katkıda bulunan Mehmet abi, samimi yapısıyla tanıdığımız bir insan. Bu söyleşide de samimi yaklaşımını söylemeli ve ayrıca bu dönemlere ışık tuttuğu için de kendisine teşekkür etmeliyiz. Tabiki bir teşekkür de büyük emeklerle bu eseri hazırlayan yazarımızadır.
Bu söyleşinin, tüm devrimciler açısından esas ilgi odağının dönemin devrimci pratiğinin ideolojik, siyasi, örgütsel ve mücadele perspektifindeki yaklaşımı olacaktır. Çalışmaya özgünlük katan yan ise, esas olarak sorunun Malatya özelinde ve DEV-GENÇ, THKP-C, DEVRİMCİ YOL pratiğinde irdelenmesidir. Okurları da sıkmama adına, bu paylaşımda 68 sürecine, bir sonraki paylaşımda da 78 sürecine ilişkin söyleşinin herkesin ilgisini çekecek yanlarını sizlerle paylaşarak dönemi birlikte irdelemek istiyorum.
“1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren Türkiye’ye antiemperyalist kitle eylemleri damgasını vurdu. DEV-GENÇ, 1960’larda Türkiye gençliğinin antiemperyalist doğrultuda gelişen devrimci eyleminin en önde gelen temsilcisi oldu. Üniversite gençliği akademik, demokratik mücadele ana ekseni de antiemperyalist temele oturuyordu.” (s.62)
Siyasal mücadelenin belirleyici yönünün antiemperyalist bir doğrultuda gelişmesi dönem (dünya konjonktürü) itibariyle anlaşılır bir tavırdır. Uzak Doğu’dan Orta Doğu’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya dünyadaki gelişmelerin de antiemperyalist bir mücadele perspektifi içinde geliştiğini görebiliriz. Emperyalizmin yeni-sömürgecilik ağı içindeki ülkemizde gelişecek sınıf mücadelesinin temel yanlarından birinin antiemperyalist karakter taşıyacağı aşikardır. Bu durum, proletarya partisinin öncülüğünde yapılacak devrimin sosyalist devrim mi yoksa onu önceleyen Milli Demokratik Devrim mi olacağı sorununu da haliyle gündeme taşımıştır.
“O yıllar antiemperyalist mücadelenin esas olduğu yıllardı. FKF içindeki ilk ayrılıklar, TİP yöneticilerinin gelişen kimi eylemleri yanlış bulması ile başlamıştı Gençlik eylemlerini, büyük ölçüde tehlikeli ve provokatif buluyorlardı. TİP parlamenter mücadeleyi esas alıyordu.”
“…Antiemperyalist parlamento dışı eylem çizgisi güç kazanınca TİP yönetiminin gençlik hareketine karşı tutumu keskinleşti. 1968’den sonra ayrışma hız kazandı.”
“…Gençliğin radikalleşmeye başlaması, TİP ile kopuşu hızlandırdı 9-10 Ekim 1969 olağanüstü kurultayda FKF yönetimini elinde tutan devrimciler tarafından, FKF tasfiye edilerek yerine Türkiye Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu kuruldu.”(s.112)
Ülke geleninde yaygınlaşan Dev-Genç dernekleri işçi, köylü başta olmak üzere halkın genel sorunlarının ülke gündemine taşıyıcısı olur. “Devrimciydik, devrim için yola çıkmış gençlerdik, örgüt gerekliydi. Biz de gençlik olarak DEV-GENÇ’i kurmuştuk. Halkla buluşmamızda doğrudan ihtiyaçlar, sorunlar üzerine yürüttüğümüz çalışmalar etkili oldu. Haşhaş mitingi de özünde böyle bir çalışmaydı.” (s.105)
Haşhaş halkın önemli bir gelir kaynağıydı. 7 Eylül 1970’de yapılan haşhaş mitingi de bu sorunu gündeme getirir ve miting aynı zamanda antiemperyalist bir niteliğe de bürünür; “Kahrolsun Amerika, Tam Bağımsız Türkiye, Haşhaş bizim Canımız, Haşhaşı Ekeriz Üsleri Sökeriz…” türü sözler bizlere dönemin dilini ve karakterini anlatır. Haşhaş mitinginde işin düşündüren bir yönü de Kürt Mehmet’in “ Ben de Malatya DEV-GENÇ sekreteri olarak Atatürk’ün Bursa Nutku’nu okudum” sözleridir. Öyle görünüyor ki 68 devrimci gençlik hareketi, antiemperyalist çizgisinin bir referansını da Kemalizm de bulmuştur.
Dönem üzerindeki, özellikle gençlik yapılanmasındaki, Kemalizm etkisi, 68 kuşağının devrimci çizgisinin kimilerince Anti-Marksist nitelendirmelerle eleştirilmesine vesile olmuş ve olmaktadır. Bu yersiz ve haksız bir ithamdır; çünkü her şeyden önce 68 kuşağı ideolojik bir bütünlüğe, homojen bir yapıya sahip değildir; bu dönem, esas olarak Türkiye devrimi için ilk kez bir arayışın, düzen ilişkilerinden bir kopuşun ve Devrimci-Marksist bir başkaldırışın ana fikrini ortaya koymaktadır. İşte, 68’i sıra dışı önemli kılan şey de budur.
DEV-GENÇ’in pratiğinde pişen ve Türkiye halklarının kurtuluşu için yola çıkan gençlik, düzen içi legal yapılanmalarla sosyalizme giden yolun döşenemeyeceğini iyi biliyorlardı. Dolayısıyla adım adım kendi savaşçı örgütlerini yaratacaklardı; THKP-C, THKO, TKP-ML/TİKKO bu bilincin ve ihtiyacın sonucudur. Bu hareketlerin mücadelesinin ilk adımda örgütsel yenilgiyle sonuçlanması var olan olguyu ortadan kaldırmaz.
“THKP-C, bir gençlik örgütü olmasının ötesinde ideolojik, politik, askeri faaliyetti. Ayrıca THKP-C’deki ideolojik netlik, atılganlık, başta Mahir Çayan olmak üzere yaşamını davasına adayan önder kadrodan etkilendim. Yani THKP-C’nin tarihsel inisiyatif almaktan bir an bile çekinmeyen siyasal önderliği oldukça önemliydi.” (s.447)
68 kuşağının devrimci girişimini; küçük burjuva maceracılığı, anarşizm, fokoculuk, Maoculuk gibi nitelemelerle eleştirip bu tarihsel başkaldırışını kavrayamayanlar, ne 68 dönemini, ne 78’i, ne de Türkiye Devrimini kavrayabilir.
- İzlenme: 1170