"Altın Hilal" in Kıskacında, Devrime Adanmış Bir Ömür; Kürt Mehmet... Edayi Keleş

Bir yoldaşımız, bir yoldaşımızın; Kürt Mehmet'in anılarını kaleme aldı. Kitabı zevkle bir gecede bitirdim. Önemli kısımları not ederek okudum.
Okurken gerilere gittim doğal olarak. Türkiye Devrimci Tarihinin en kapsamlı hareketinin; ülkenin kötü noktalarından birinde, Malatya'da yürütülen çalışmaları okudum. Gerek bu kitapta, Gerekse Erdinç Obuz'da ve geçmişten kalan bilgilerim doğrultusunda, Malatya'nın tam bir kontrgerilla alanı olduğunu net görmek mümkün. Üstüne üstlük bir de sivil ve resmi faşist saldırıları da eklerseniz, o kentteki mücadelenin nasıl zorluklarla karşı karşıya kaldığını tahayyül edebiliriz.
Dolayısıyla bu kitabı okurken öncelikle bu hususun bilinmesi ve bu temelde bir değerlendirme yapılarak, arkadaşlarımızın hakkını teslim etmek gerekir.
Bu yazıyı kitabın kapsamlı bir değerlendirmesini yapmak adına yazmadım. Merak edenler alır okur, hem değerlendirmesini yapar hem de kitabın gelirinin bağışlanacağı yerlere katkıda bulunmuş olur.
Fakat şu soruyu sor(a)madan duramayacağım galiba.
Bu kitaptan ve dolayısıyla Kürt'ün anlatımlarından hareketle en önemli bulduğunuz sonuç/kısım nedir?
Bana göre bu kitap; Tekin'in ifadesiyle bir bakıma "yazılı tarihimiz" olacaktır diğer kitaplar gibi. Çünkü bir arşivimiz hiç olmadı.
Kürt Mehmet; kitabın değişik yerlerinde belirttiği gibi, dönemin farklı zamanlarında sürekli şekilde "Biz devrimciysek, devrim yapacaksak, ciddi örgütlenmelere ihtiyacımız var" söylemini her durumda ifade ediyor. Bir anlamda zımnî şekilde geçmişin eleştirisini çok kibar şekilde yapıyor.
Dolayısıyla partileşemeyen devasa bir hareketin yenilgiye uğraması kaçınılmazdı. Süreç çok iyi tahlil ediliyor, ama önderlik maalesef gereğini yerine getiremiyor. Bu kitaptan çıkarılacak en önemli sonucun bu olduğunu düşünüyorum.
1982 yılındaki Elazığ sivil cezaevi firarı zamanında, Kürt Mehmet ile yatan ve "isyan cezası" da alan amcam oğlu Kazım Keleş, Kürt'ü ilk orada tanımıştı. Çıktıktan sonra her üç cümlesinin birini Kürt Mehmet üzerine kuruyordu.
Kitabın en son paragrafını olduğu gibi buraya almış kabul edin.
Okuduğum zaman o son paragrafı, gözüme çöp kaçtı sanırım...
Mehmet Tekin'e ve Metehan Akbulut'a ne kadar teşekkür etsek azdır...
- İzlenme: 1215