Tüm eleştirilerine rağmen Sayın Orhan Akbulut, “CHP’yi reddi miras” etmiyor.-Garip Erdoğan
Dr. Metehan Akbulut’un İkinci Kitabı “CHP’nin Reddi Mirası Orhan Akbulut Kitabı”
Metehan Akbulut ikinci bir kitapla çıkageldi. Ne kadar çalışkan ve üretken olduğunu hepimize gösterdi.
Kitap adını, Dr. Mete’nin dayısı Orhan Akbulut’un Ecevit’e yönelttiği bir sorudan alıyor. Sayın Orhan Akbulut, sosyal demokratların Ecevit’in kendi deyişiyle “demokratik sol”cuların efsanevi lideri Bülent Ecevit’e “Sayın Genel Başkan’ım yeni yasalara göre sendikalar, kooperatifler, mesleki ve benzeri kuruluşlar aktif politika yapamayacaklarına göre, bu toplumsal örgütlenmeyi nasıl yapacağız? Yoksa CHP’yi reddi miras ederek mi böyle bir kuruluşa gideceğiz?” diye soruyor. Kitapta bu soruya Ecevit’in verdiği cevap yazılmamış.
Dr. Metehan Akbulut’un iki kitabı da sanki bizim kuşaktaki insanların da kişisel tarihlerini ele alıyor. Benim gibi 1980 öncesinde devrimci yapılarla ilişkisi olanların pek çoğu günümüzde CHP’de, legal partilerde siyaset yapıyor. (Bana göre iyi de bir şey yapıyorlar.)
Biz, o dönem devrime inandık; o inançla ölümlerin üstüne yürüdük pek çok arkadaşımızı o yolda uğurladık. Devrimin yapılacağı günlerin hayaliyle mücadele yürüttük. 1980 faşist darbesi ve politikaları bırak devrim yapmayı neredeyse elimizdeki cumhuriyeti kaybetme noktasına getirdi. Elbette AKP öncesinde de devlet-cumhuriyet; demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi hatta laik değildi fakat AKP hepsine rahmet okuttu. Artık demokratiklik, özgürlük, eşitlik, laiklik gibi kavramlardan; güçler ayrılığı gibi temel ilkelerden söz etmek mümkün değil! Adeta bir “şahsım devleti” var.
Uzatmadan söylersem her devrimci somut koşulların somut tahliline göre davranmalı ve ona göre mücadele etmeli. O günkü koşullarla bugünkü koşullar farklılaşmış, biz de gençlikten yaşlılığa geçmişiz lakin yine de bu ülke için mücadele etmekten vaz geçmiyoruz az şey mi? Konu dağıldı ama tekrar başa dönüp toparlayarak söylemem gerekirse Dr. Mete’nin kitapları devrimcileri, sosyal demokratları yani bizi-hepimizi anlatıyor.
Sayın Orhan Akbulut, bir köy çocuğu. Cumhuriyetin olanaklarıyla okuyor, bürokraside, mesleki örgütlenme içinde en üst sıralara tırmanıyor. Bununla da kalmıyor; cumhuriyeti kuran partide milletvekilliği yapıyor, parti merkez organlarında görevler alıyor, üstelik oralara seçimlerle geliyor. Bu gün siyaset yapsa bu denli sıçramalar yapabilir, milletvekili olabilir miydi bence tartışmalı. Çünkü siyaset artık parası olanların yaptığı bir şey haline döndü. İşsiz kalan, sürgün edilen, bürokrasi içinde kazandıklarıyla milletvekili olan bir Orhan Akbulut’u birkaç istisna dışında bugünkü siyasi partilerde görebilmemiz neredeyse olanaksız!
Sayın Orhan Akbulut, ülke ve parti tarihinin önemli liderleriyle çalışıyor ve her birini tanıyor. Bu liderlere dair gözlem ve eleştirilerini de kitapta anlatıyor. Ancak aynı zamanda CHP’nin de “yaşayan bir varlık” olduğunu düşünürsek onun da yaşadıklarını, ona dair de gözlem ve eleştirilerini aktarıyor.
Elbette Sayın Orhan Akbulut’un gözlem ve eleştirileri öznel. Kitabı okuyan pek çok CHP’linin katılacağı eleştiriler olduğu gibi katılmadığı eleştiriler de olacaktır. Örneğin ben Kılıçdaroğlu liderliğindeki, bugünkü CHP’ye ilişkin eleştirilerine katılmadım. “Herkes için CHP” sloganının metafor olarak söylediklerini “yol geçen hanına dönüşen CHP” olarak algılamıyorum.
CHP, cumhuriyetin en önemli ve yerleşik kurumlarından biri…
AKP, cumhuriyet kurumlarının içini boşaltıp ele geçirmeye çalışırken en çok saldırdığı kurumların başında CHP geliyordu, hala da öyle. Diğer pek çok kurumun içini boşaltıp ele geçirse de CHP’yi ele geçiremedi. Bir dönem bunda başarılı olduğunu varsaysak bile Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu önderliğindeki CHP’den istediklerinin hiç birini alamadı. Bu konuda da bir yanılsama yaşanıyor. CHP’nin Meclis’te zaman zaman AKP ile yan yana düştüğü sanısı da devletle AKP’nin karıştırılmasından kaynaklanıyor.
Dr. Metehan Akbulut’un ilk kitabı “Kürt Mehmet Malatya’da Devrimci Mücadele” gibi bu kitap da titiz bir araştırmaya ve bu araştırma sonucu elde edilen belgelere dayandırılmış. Yöntemsel olarak iki kitap da benzer. Soru-cevap yöntemine, sözlü tarih çalışmalarının kaçınılmaz yöntemi denilebilir. Başka bir yöntem var mı ben bilmiyorum…
Sayın Orhan Akbulut’un kişisel tarihi ile birlikte ülkenin ve CHP’nin hatta öğrenci ve meslek örgütlenmelerinin de tarihi ele alınmış ve aktarılmış. Tüm eleştirilerine rağmen Sayın Orhan Akbulut, “CHP’yi reddi miras” etmiyor. Hâlâ kalbi ve gönlü bizimle, ülke için mücadele edenlerle… Bunu çok değerli buluyorum.
Dr. Mete’nin benim kitabımı da ne zaman yazacağını merak ederek başta Dr. Metehan Akbulut’a ve bu kitapta emeği geçen herkese teşekkür ediyor; Sayın Orhan Akbulut’a sağlıklı bir hayat diliyorum.
Her CHP’linin, sosyal demokratın bu kitabı okumasını hararetle tavsiye ediyorum.
***Garip Erdoğan, CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi
- İzlenme: 1594