Skip to main content

Farklı zam uygulamaları

*** 5 Aralık 2021 tarihinde https://www.isghaber.com.tr de  kısaltılarak yayımlanan röportajın tamamı

İSG HABER AJANSI | AYÇA YASLI

Farklı zam uygulamaları sağlık çalışanlarının verimliliğini nasıl etkiler?

Öncelikle Türk Tabipleri Birliği İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu (TTB İSİH) adına sizleri saygıyla selamlıyor ve yayın hayatınızda başarılar diliyorum. Kimi konularda görüşlerimizi açıklama olanağı sağladığınız için ayrıca teşekkür ediyorum.

Verimlilik, ekonomide üretilen malın veya elde edilen faydalı işin, onu üretmek için kullanılan girdilere veya elde etmek için harcanan/tüketilen işe oranı olarak hesaplanıyor. Sağlık satın alınacak bir hizmet değildir. Sağlık hizmetlerindeki verim de ekonomik para kazancı değil, toplumsal yarar olmak durumunda. Dolayısıyla meseleye farklı zam (iyileştirme) uygulamalarının yansımalarına sadece sağlık emekçilerinin verimliliğini nasıl etkileyeceği üzerinden bakamayız.

Farklı zam (iyileştirme) uygulamalarının yaratacağı asıl sorun; iş barışını daha da bozması hatta ortadan kaldırması olacaktır. Çünkü, sağlık bir ekip işidir; tüm sağlık emekçileri farklı becerileri ile bütüncül bir sağlık hizmeti üretirler. Birbirlerine karşı bir üstünlükleri yoktur, her bir çalışan ekibin bir parçasıdır. 1 Aralık 2021  günü TBMM’de kabul edilen yasa ile adeta sağlık hizmeti, ekip hizmeti olmaktan çıkarılmıştı.  Yasadaki zamdan (iyileştirme) aile hekimleri, üniversitede çalışan öğretim üyeleri ve asistanlar, SSK ve Bağ-Kur’dan emekli hekimler faydalanamayacaktı. Aynı şekilde hekim dışı sağlık emekçileri tamamen yok sayılmış onlara herhangi bir zam (iyileştirme) düşünülmemişti. Bırakınız hekimleri sağlık emekçilerinin tümü arasında ayrımcılık bizler açısından kabul edilemez. İş barışını bozan bu tarz ayrımcı düzenlemeler sağlık alanındaki sorunları çözmek bir yana, daha da derinleştirecekti.

Bizler bu düzenlemelerin tüm hekimleri ve diğer sağlık emekçilerini kapsayacak şekilde yeni yasa maddesi halinde torba yasaya eklenmesini talep ederken, güya Maliyenin müdahalesi ile şimdi de verilmiş olan haklarımız da geri alınmak istenmektedir. Bu durum da bizler açısından kabul edilemez.

Sağlık sektöründe ötekileştirmenin önüne nasıl geçilir?

Sağlığı bir ekip işi olarak kabul edip buna uygun politikalar geliştirirseniz ötekileştirmenin önüne geçmiş olursunuz. Sağlık sisteminde ortaya çıkan gereksinimlere karşılık verebilen, sağlık hakkının güvence altına alındığı, vergilerle finanse edilen ve toplum ile devletin bütünsel olarak sorumluluk yüklendikleri, mesleki değerlere ve etik ilkelere saygılı bir sistem, en akılcı çözüm olacaktır.

Yeri gelmişken ilk soruya verdiğim yanıtta işaret ettiğim sağlık alanında performans/verimlilik uygulamalarının yaratacağı sorunlar üzerine birkaç noktaya vurgu yapmak isterim: Performans/verimlilik uygulamalarının, hekimin insan yaşamına, sağlığına ve esenliğine özen gösterme sorumluluğunu zorlayıcı özellikte bir sistem olmadığı, iyi hekimlik değerlerinin korunmasını güçleştirdiğini biliyoruz. Performans/verimlilik sisteminin getirdiği, sağlık hizmetlerini metalaştıran, hastayı hizmet alan müşteri konumuna indirgeyen özelliği, hekim-hasta ilişkisinin insancıl yönü, hekimlik moral ve insani değerleri ile örtüşmemekte; aksine hekimlik algısının değersizleşmesine, hekim-hasta arasındaki güvene dayalı ilişkinin bozulmasına yol açmaktadır. Sonuç olarak; performans/verimlilik uygulamalarının mesleki değerlere etkilerinin son derece olumsuz olduğu, ciddi etik sonuçları olabileceği, nitelikli sağlık hizmeti sunumu, hasta haklarına saygı ve hekimlerin özlük haklarının korunmasını zorlayıcı doğrultuda olduğu, tıp eğitimi ve bilimsel araştırmayı önemli ölçüde olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz.

Hekimlere getirilen düzenlemelerle ilgili olarak siyasi partiler ile görüşmelerinizin içeriği nedir? Talepleriniz nelerdir?

Öncelikle TTB Merkez Konseyimizin defalarca görüşme talebine rağmen Sağlık Bakanının bir yılı aşkın süredir randevu vermediğini vurgulamak isterim. Sağlık Bakanı sağlıkla ilgili sorunları sağlık emekçilerinin, hekimlerin temsilcileriyle konuşmaktan sürekli kaçınmaktadır. Merkezi düzeyde TTB illerde ise bölge tabip odaları olarak yıllardır siyasi partilerle görüşerek taleplerimizi iletiyoruz. TBMM’deki hekim milletvekilleri ile sürekli iletişim halindeyiz. Ekonomik, özlük, demokratik haklarımız, sağlıkta şiddetin önlenmesi, halkın sağlık hakkı için önerilerimizi paylaşıyoruz. Son olarak” Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz- Emek Bizim-Söz Bizim” diyerek 23 Kasım 2021 tarihinde başlattığımız “Beyaz Yürüyüş” boyunca taleplerimizi ifade ettik. Bu talepler:

  1. Sadece hekimler için değil tüm sağlık emekçileri için insanca yaşayacağımız emekliliğe yansıyan temel ücret.
  2. Performans sisteminin kaldırılmasını, döner sermaye uygulamasına son verilmesini, sabit maaşımızın bunlara muhtaç etmeyecek, emekliliğe yansıyacak şekilde düzenlenmesi.
  3. Çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi, insanca çalışma süreleri.
  4. 7200 ek gösterge ve tüm sağlık emekçilerine pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı.
  5. Sağlıkta şiddete karşı caydırıcı, içi boşaltılmamış, uygulanan bir yasa.
  6. KHK ve güvenlik soruşturmaları ile işinden alı konulmuş tüm sağlık çalışanlarının derhal işlerine başlatılması.
  7. Şehir hastanelerinin kamulaştırılması.
  8. Herkese eşit, parasız, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde sağlık hizmetinin sunulduğu basamaklandırılmış bir sağlık sisteminde çalışmak.
  9. Sağlık Bakanlığı, yabancı uyruklu, YÖK kadrosu ayrımı yapılmaksızın tüm asistanların emeklerinin karşılığını aldığı; çekirdek eğitim müfredatına uygun, asistan hekimlerin tüm süreçlerde söz sahibi olduğu bir uzmanlık eğitimi.
  10. Özgür, özerk, eşitlikçi, demokratik üniversite ve tıp fakülteleri; nitelikli tıp eğitimi istiyoruz. İntörn hekimlerin en az asgari ücret ve sigorta ile çalıştırılması.
  11. Sağlık alanındaki yöneticilerden kaynaklı mobbingin son bulmasını, liyakata dayalı atamaların yapılması.
  12. Özel hastanelere değil kamu hastanelerine bütçe ayrılması.
  13. Hiçbir insani ve bilimsel temeli olmayan 5 dakikada bir muayene dayatmasına son verilmesini; hastalarımıza en az 20 dakika ayırabildiğimiz bir sağlık sistemi.
  14. Aile hekimliği ceza yönetmeliğinin geri çekilmesini, 1. basamak sağlık sisteminin bölge tabanlı olacak şekilde yeniden düzenlenmesi.
  15. Özel hastanelerde hekim ve sağlık emekçilerin fazla çalıştırılmasına ve ciro baskısına son verilmesi.
  16. COVID-19’un illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı sayılması.
  17. Sağlığın olmazsa olmazı barışçıl ve demokratik bir ortamdır. Adaletsizliğin, antidemokratik uygulamaların son bulduğu, toplum sağlığının önemsendiği demokratik bir ortamda çalışmak.

Bu genel (tüm hekimleri ilgilendiren) taleplerimiz dışında biz işyeri hekimlerinin bazı öznel taleplerimizi ise birkaç madde halinde belirtmek isterim;

  1. İşyeri hekimlerinin iş ve gelir güvencesi, mesleki bağımsızlığının sağlanabilmesi için işyeri hekimlerinin çalışma saatleri, atama ve ücretlendirmeleri konusunda tabip odalarının tekrar yetkili olması.
  2. İşyeri hekimliği sertifikasını almaya hak kazanan meslektaşlarımızın sertifikalarının bakanlıkça onaylanmamasını kabul edilemez buluyoruz. Hekimleri ve ailelerini mağdur eden bu hukuksuz uygulamalara bir an önce son verilmesi
  3. Mevcut haliyle ISG-Kâtip sistemi, hem yasal hem de etik olmayan kimi uygulamaların hayata geçmesine izin vermektedir. Yasal otoriteler tarafından bunun önüne geçilmeli, tabip odalarına üye olmaları zorunlu olan işyeri hekimlerinin atamalarının TTB tarafından da denetlenebilmesinin sağlanması.

Bu gelişmeler doğrultusunda 2022 yılı için işyeri hekimlerinin ücret tarifesi nasıl olacak?

İşyeri Hekimliği Asgari Sözleşme Ücretlerini, işyerinin risk kategorisi ve çalıştırılan işçi sayısına (dolayısı ile çalışma sürelerimize) göre belirlemek üzere bir süredir çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 28 Kasım 2021 günü Ankara’da bölge tabip odalarından gelen meslektaşlarımızla asgari ücret meselesine nasıl bakmamız gerektiğini bir kez daha konuştuk. Ayrıca bütün tabip odalarına gönderilen yazıyla en geç 7 Aralık 2021 tarihine kadar İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonlarından asgari ücret tarifesi konusundaki görüşleri istendi. Gelecek görüşler ve öneriler doğrultusunda taslak tarifemizi hazırlayarak en geç 10 Aralık 2021 tarihinde TTB Merkez Konseyimize sunacağız. Konseyimiz de yıl bitmeden önerimiz doğrultusunda tarifeyi belirleyip/kesinleştirip açıklayacak. 6023 sayılı TTB Kanununda 2006 yılında yapılan değişiklikle TTB’nin düzenlediği asgari ücret tarifesi, rehber tarife olarak nitelendirildi. Ancak bu değişiklik TTB’nin asgari ücret belirleme hakkını ve yetkisini ortadan kaldırmamaktadır.  

Özetle söyleyecek olursam; bu çalışmaların sonunda elbette bir asgari ücret tarifesi belirleyeceğiz. Ancak tarifemizi belirlerken meseleyi sadece ücret artışının ne kadar olacağına indirgemiyoruz. Bizim için önemli olan hekim emeğinin korunması ve geliştirilmesi.

Doktorlarımızın ve diğer sağlık çalışanlarının yurtdışına gitmek istemelerinin başlıca sebepleri nelerdir?

Ülkemizde hekimlik mesleği tüm değerleriyle birlikte tüketiliyor. Hekimler ve sağlık emekçileri belirsiz, güvencesiz bir ücrete mahkûm. Ekonomik ve özlük haklarımız her geçen yıl giderek artan oranda geriliyor. Aldığımız ücretlerle geçinemiyoruz.  En ağır işkolunda çalışan işçiden çok daha uzun saatler boyunca, güvenlik alanında görev yapanlar kadar can korkusu, şiddete uğrama tehlikesiyle çalışıyor, her gün baskılar, yıldırma ve değersizleştirme ile yaşıyoruz. Özellikle genç meslektaşlarımız Türkiye’de hekimlik yapmaktan vazgeçiyor, kendi topraklarını terk edip göçmenliği tercih etmek zorunda kalıyorlar. Türkiye’de hekimler ve sağlık emekçileri üzerinde yapılan baskı, şiddet ve ücret yetersizliği nedeniyle sadece son iki yıl içerisinde üç binin üzerinde genç meslektaşımızın yurtdışına çıktığını biliyoruz. Binlerce hekim de gitmek için arayış içerisinde.

Sağlık çalışanlarına karşı şiddetin temelinde sizce ne var? Ve şiddetin önlenmesi adına neler yapılmalıdır?

Sağlıkta yaşanan şiddeti, basit münferit saldırılar veya bir kendini bilmez birkaç hastalıklı ruh yapılı insanın davranışları olarak açıklayamayız. Böyle yapmak hekimlere ve sağlık emekçilerine yönelik şiddeti basite almak, nedenlerini ve kaynağını görmezden gelmek demektir. Şiddetin asıl kaynağı ve yaygınlaşmasının sebebi bellidir. Ülkedeki ekonomik, siyasi ve politik yapı yani bozuk düzen sağlıkta şiddetin de   temel nedeni. Yıllardır AKP iktidarı tarafından uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlıkta şiddeti daha da artırmıştır. Mesleğimizin itibarsızlaştırılması, emeğimizin ucuzlatılması, kötü-çalışma koşulları, ticarileşmiş sağlık hizmetleri sağlıkta şiddeti daha da artırmakta. Can güvenliği sorunu hekimlerin ve sağlık emekçilerinin en büyük sorunu haline gelmiştir.

 Bir kez daha altını çizmekte yarar var, yaşananlar salt bir güvenlik ya da yasal düzenleme sorunu da değildir. Her şeyin fiyatını bilen ama değerini bilmeyen anlayışla yönetiliyoruz.  Şiddetin asıl kaynağı yani ekonomik, siyasi ve politik yapının  değişmesi ve  yukarıda sıralamaya çalıştığım  olumsuzlukların  ortadan kaldırılmasıyla sağlık alanındaki şiddet de büyük oranda önlenmiş olacaktır.

*Dr.Metehan Akbulut

Türk Tabipleri Birliği İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kol Başkanı

 

 

 

  • İzlenme: 990